Türkçe
6 Ağustos  

Yunanistan, Akdeniz ikliminin tadını sonuna kadar çıkarmak, denizin ve güneşi iliklerine kadar yaşamak isteyenlerin gönüllerini fethetmiş muhteşem bir ülkedir. Eğer tatilde siz de güzel bir Yunanistan gezi planı hazırlamaya çalışıyorsanız bu yazımızdan en iyi rotalara dair detaylı bilgi edinebilirsiniz. 

Yunanistan Tatili İçin Tüyolar 

Öncelikle Yunanistan’a gitmek için en iyi dönemin sıcak yaz ayları ve biraz daha ılıman bir ortam için Mayıs – Ekim gibi bahar aylarını tercih etmenizi öneririz. Burayı tam anlamıyla yaşayarak, hakkını vererek gezmek için birkaç hafta, hatta mümkünse birkaç ay geçirmeniz gerekecek. Çok fazla gezilecek ve görülecek yerlerin olduğu Yunanistan’ı diğer pek çok ülkede olduğu gibi kısa sürelerde gezip bitirmenizin imkanı yok! Bu da ülkenin tatil için ne denli harika bir seçim olduğunu kanıtlayan başka bir nitelik. 

Yemek

Yunanistan ile ilgili ülkemizdeki gezginlerin sevdikleri durumlardan biri de damak tadımızın neredeyse aynı olması. Uzun yıllar tarihte bizimle birlikte yaşamış olan komşu ülkemiz isimleri dahi birbirine benzeyen kendi tarzları ile harmanladıkları Türk yemeklerinde ustalar. Burada tattığınız yemeklerin bizimkilere yakın ama aynı zamanda farklı olması sizi hem şaşırtacak hem de doyuracak! Pek çok ülkede yaşanılan yemek problemi konusunda Yunanistan gezisi bakımından içiniz rahat olsun.

Konaklama

Yunanistan’da gezilecek en iyi 34 yer listemize geçmeden belirtmemiz gereken bir başka husus da konaklama. Konaklama için hem uygun fiyatlı hem de birbirinden lüks harika oteller, günlük kiralık evler, pansiyonlar vs. birçok seçenek mevcut. Kendi tatil konaklama stilinize göre şık bir seçim yapabilir ve Yunanistan’da harika zaman geçirebilirsiniz. 

Ulaşım

Son olarak Yunanistan’a giderken hangi ulaşım türünün sizin için en iyisi olduğundan söz edelim. Tüm ulaşım türlerinin kendince artıları ve eksileri vardır. Ancak Jet Partner ile yapacağınız ulaşımda hiçbir dezavantaj söz konusu değildir. Jet uçak kiralayarak lüks bir otel konforunda harika zaman geçirerek, tamamen size özel planlanmış uçuş yolculuğuna çıkabilirsiniz. Bagajınızda kısıtlama olmadan, evcil hayvanınızla birlikte, en nezih yemeklerden birini yiyerek, sevdiklerinizle veya kendiniz muhteşem bir Yunanistan tatiline unutulmaz bir başlangıç yapabilirsiniz! 

Yunanistan’da Gezilecek En iyi 34 Yer 

İhtiyacınız olan bilgileri aktardıktan sonra gezi rotanızı belirlerken kendinize en iyi listeyi hazırlayabilmeniz için Yunanistan’da gezilecek en iyi yerler hakkında detaylara geçelim. 

Mikonos (Mykonos)

Mikonos (Mykonos)

Mikonos’ta gezebileceğiniz birçok güzellik mevcut. İlk olarak geziye başkent Chora’dan başlamanızı öneriyoruz. Beyaz badanalı muhteşem evleri ile bu sokaklarda yürümek, bol bol fotoğraf çekmek isteyeceksiniz. 

Delos Antik Kenti 

Delos Antik Kenti 

Mikanos’a çok yakın bir lokasyonda yer alan Delos harika bir Antik Yunan kentidir. Buradaki kalıntılar, tarihi güzellikleri keşfetmekten keyif duyacaksınız! Tekne turlarından birine katılarak Delos’a deniz manzarası eşliğinde gidebilirsiniz.

Little Venice Bölgesi 

Gece hayatından hoşlananlar için müzik, dans ve Akdeniz birleşimi harika mekanlar arıyorsanız Mikanos’un Little Venice bölgesinde bulunan barlarda ve restoranlarda akşamları zaman geçirebilirsiniz. 

Paraportiani Kilisesi

‘Panagia Paraportiani’ ifadesinin anlamı ‘Yan Kapıdaki Leydimiz’. Kilisenin yanında bir dönem orta çağ kalesinin kapısı bulunuyormuş ve bu yüzden bu kiliseye yan kapıdaki leydimiz deniliyormuş. Hayatınızda daha önce gördüğünüz tüm kiliseleri unutun! Bembeyaz ve taştan yapılmış geleneksel, yerel bir mimari tarzını taşıyan bu kilise oldukça güzel ve eşsiz bir yapıdadır. 

Yel Değirmenleri 

Buraya gelenlerin en çok fotoğraf çektikleri yerlerden biri de Yel Değirmenleridir. Kente has özel mimari yapısı ve bembeyaz görünümü ile misafirlerini karşılayan Mikonos Yel Değirmenleri Little Venice bölgesine oldukça yakındır. Yürüyerek Little Venice’ten buraya gelebilir ve buradaki muazzam güzellikleri fotoğraflarla ölümsüz hale getirebilirsiniz. 

Selanik

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ve ülkemizde birçok göçmeninin yaşam sürdüğü, bizim için tarihi önemi çok büyük olan Selanik’i herkes mutlaka gezip görmeli!

Atatürk Evi Müzesi 

Selanik’in gezilmesinde şüphesiz en büyük nedenlerden biri de içimizdeki Mustafa Kemal Atatürk sevgisidir. Kentte Atatürk’ün 1881 yılında dünyaya gözünü açtığı ev müze haline getirilerek ziyaretçilere açılmıştır. Evin 2. Katında dünyaya gelen Atatürk, babası Ali Rıza Efendi’nin vefatına dek 7 yıl burada yaşamıştır. 

Selanik Arkeoloji Müzesi 

20. yüzyılın sonlarına doğru kurulan Selanik Arkeoloji Müzesi, Yunan Mimar Patroklo Karantino tarafından tasarlanmış modern bir yapıdır. Yunan mimarisini yansıtan yapı zamanla üzerine eklenen bölümlerle günümüzdeki halin almıştır. 

Agia Sofia Müzesi

Kentte bulunan en eski kiliselerden biri olan Agia Sofia Müzesi 8. Yüzyılda Ayasofya’nın benzeri olacak şekilde inşa edilmiştir. 

Aristotelous Meydanı 

Şehrin kalbinin attığı yer olan ana meydan Aristotelous Meydanı 20. Yüzyılın başlarında çıkan ve neredeyse tüm şehri yok edecek olan yangın sonrası çarpık kentleşmeyi önlemek adına Fransız Mimar Ernest Hebrard tarafından özenle planlanmıştır. 

Beyaz Kule 

Kentin silüetinin parçalarından biri olan Beyaz Kule; ünlü Selanik sahil şeridi, Milli Savunma caddesi, Pavlou Mela caddesi ve Zafer Bulvarı’na çok yakın konumlanmış. Kule II. Murad’ın 1430’da Selanik’i fethettikten sonra yaptırılmış. Tasarımı da Mimar Sinan’a ait.

Aziz Dimitrios Kilisesi 

Aziz Dimitrios Kilisesi, turistlerin akınına uğrayan en önemli Selanik yapılarından biridir. Atatürk Evi ile aynı cadde üzerinde bulunan bu kilise Roma döneminde yaşamış olan Ordu Subayı Dimitiros’un Hristiyanlığı kabul ettikten sonra yaptığı girişimlerden dolayı boynu kesilerek idam edilmiş önemli bir tarihi kimsedir. Dördüncü yüzyılda tam olarak Dimitriosun öldürüldüğü yere küçük bir tapınak inşa edilmiştir. 

Tsimiski Caddesi 

Selanik’te harika ürünler satın almak isteyenlerin en beğendikleri alışveriş noktası Tsimiski Caddesi’dir. Burada hem alışveriş yapabilir hem de restoran ve kafelerde dinlenerek günün tadını çıkarabilirsiniz. 

Santorini

Ege’de bulunan Santorini Adası Yunanistan’ın 200 km güneydoğusunda konumlanıyor. Hilal şeklindeki kalderası, volkanik adalar takımı yapısı, içindeki büyük koy ve içerdiği beyazlı mavili evlerle Ege’nin birçok güzelliğini bir arada sunan bir bölge. 

Fira 

300 metre yükseklikte bir kayanın üzerine kurulu Fira’da tamamı beyaz kübik evler, dar dönemeçli yollar, mavi kubbeli kiliseler, dik merdivenler, küçük liman gibi birçok güzellik bulunuyor. Burada bulunan küçük otel ve apartlarda konaklayabilir, restoranlarda deniz manzarası eşliğinde yemek yiyebilir, kuyumcuların harika işçiliklerini inceleyebilir ve hediyelik eşya dükkanlarından sevdiklerinize çok güzel hediyeler seçebilirsiniz. 

Oia

Fira’ya benzeyen Oia Kalderası Fira’dan yalnızca 12 km uzaklıkta. Bize göre Fira’dan çok daha şık ve daha Yunanistan hissi veren bu bölge diğerine göre biraz daha pahalı restoran ve otelleri barındırıyor. Kartpostalları andıran bir görünümü olan bu bölgeden gün batımını izlemek tam bir keyif! Akşamları birçok kişi bu eşsiz deneyime tanık olmak için tepeye çıkıyor. 

Kırmızı Kumsallar 

Fira’nın güneybatısında 12 km’lik mesafede yer alan Kırmızı Kumsallar, Akrotiri Köyü’nün yakınlarında bir kıyı. Kırmızı renkli plajı ile ünlü olan bu bölge Arkeolojik açıdan da çok önemli. Birçok tarihi kalıntının çıkarıldığı alan Arkeolojik Site olarak biliniyor. 

Athina

Batı medeniyetinin doğduğu yer olarak da bilinen Athina (Atina) kentinin çok büyük önemi var. 3000 yıldan daha fazla geçmişi olan bu köklü şehir bir kültür sanat kenti. Dünyaya dair birçok arkaik unsura şahitlik etmek için Athina gezinize bol bol zaman ayırmanızı tavsiye ederiz.

Parthenon 

Yunan Tanrıçası Athena için yaptırılan Parthenon bir antik dönem tapınağı. Dor düzeni ile inşa edilmiş tapınağın yapımı 15 sene sürmüş. Demokrasinin temellerinin burada atılması nedeniyle de ünlü bir tapınak. 

Akropolis 

Atina Akropolis’i şehir merkezine çok yakın bir lokasyonda bulunuyor. Mimaride çokça örnek alınan bir yapı. Tepeye tırmanarak şehrin eşsiz manzarasına bakabilirsiniz. 

Akropolis Müzesi 

2009 yılından bu yana faaliyette olan Akropolis Müzesi’nde çok önemli 4000 eser ve birçok heykel sergilenmekte. Özel günlerde kapalı olan müzenin girişi ücretli. 

Bizans ve Hristiyan Müzesi

Sırbistan, Selanik, Girit, Bulgaristan, Bizans gibi farklı yerlerden getirilmiş 25.000’den fazla parçanın sergilendiği Bizans ve Hristiyan Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Plaka

Atina’nın en gözde gezi rotalarından biri de Plaka’dır. Yunan kültürünü iliklerinize kadar hissedeceğiniz Plaka’da küçük sevimli dükkanlar, bembeyaz evler, pitoresk yapılar sizi karşılar. Taverna, kafe ve restoranlarla dolu olan geleneksel ve kasaba hissi veren bu tatlı bölgede zaman geçirmekten büyük keyif alacağınızdan emin olabilirsiniz. 

Iskados

Doğal güzellikleri ve tarihi zenginliği ile ön plana çıkan Yunan Adaları’ndan biri de Iskados. Şeytan Adaları’nın en batısında yer alan Iskados Adası mutlaka keşfedilmesi gereken bir yer. 

Alexandros Papadiamantis Evi 

Yunanistan için bir kültür mirası müzesi olan Alexandros Papadiamantis Evi öldükten sonra müzeye dönüştürülen bir Yunan yazarı olan Alexandros Papadiamantis’in yaşadığı ev. 

Evangelistria Manastırı 

Müjde Manastırı olarak anılan Evangelistria Manastırı, Hristiyanlık inancındaki Meryem Ana’nın Müjde’sine adanmış bir yapı. Dik bir yamaç üzerinde konumlandırılmış yapı İskados Adası’nın 4 km kuzeyinde bulunuyor. Yapının bazı kısımları zamanla yıkılmış olsa da konaklama binası ile kilise bölümü restore edilmiş. 

Lalaria Sahili 

Tekne ile ulaşılan Lalaria Sahili insanlar tarafından işgal edilmemiş, sadece doğal olan kum, deniz ve güneşin bulunduğu bir yerde sakince vakit geçirmek isteyenler için muhteşem bir yer. 

Rodos 

12 Adaların en büyüğü olan Rodos Adası Yunanistan’ın en doğusunda yer almaktadır. Türkiye’nin Bozburun Yarımadası’ndan 18 km mesafede yer alan Rodos bize oldukça yakın bir konumda bulunuyor. Muhteşem birçok güzelliği bünyesinde barındıran Rodos Adası’nı gezmeyi düşünenler için önerdiğimiz en iyi lokasyonlardan söz edelim.

Jewish Quarter

Old Town’ın güneydoğusuna denk düşen Jewish Quarter bir Yahudi mahallesidir. Yaklaşık 5500 Yahudinin bir zamanlar yaşadığı bu evler günümüzde harap ve sessiz bir durumda. 1930lu yıllarda bölgede yaşayanların bazıları kaçıp kurtulurken 1944 yılında bir bazı kişiler Auschwitz’e gönderilmiş. Mahalleden yalnızca 151 kişi hayatta kalmayı başarabilmiştir. 

Rodos Yahudi Müzesi’ni ziyaret ederek bölgede yaşayan Yahudiler hakkında daha fazla bilgi edinebilir ve Yahudi Şehitler Meydanı ‘Plateia Evreon Maryron’u’ ziyaret edebilirsiniz. 

Mandradaki Yel Değirmenleri 

Old Town’a yakın olan Mandradaki Limanı yüzyıllar boyunca Rodos’un en iyi denizcilik faaliyetlerinin yürütüldüğü yerdir. Antik dönemlerde dev boyutlu bir heykelin limanı koruduğuna dair bir söylence bölgede yıllar boyu dolaşmıştır. Kentin askeri anlamda korunması ise Aziz Nicholas Kalesi’nden yürütülüyormuş. Günümüzde bu kale bir deniz feneri olarak kullanılmaya devam ediyor.

Yaz aylarında buradaki limandan teknelerle Sömbeki, Lindos gibi yakınlarda bulunan diğer adalara gidebilirsiniz. Buraya geldiğinizde bölgede bulunan birbirinden güzel yel değirmenlerinde fotoğraf çektirmeyi unutmayın. 

Old Town 

Rodos’a gelince ilk yapmanız gereken şeylerden biri Old Town bölgesine gelmektir. Burada adanın tarihini ve efsanelerini öğrenebilir, surlarla çevrili muhteşem manzaranın tadına doyabilir, Osmanlı döneminden kalma ve Yunanlılara ait yapıları inceleyebilirsiniz. Gotik kiliseler, Osmanlı camileri, Orta Çağ’dan günümüze ulaşan yapılar ile burası kültürel anlamda adeta bir hazinedir. 

Bölgede bulunan en gözde yerler arasında; Şövalyeler Caddesi, Arkeoloji Müzesi, Süleyman Paşa Camii ve Recep Paşa Camii gibi yapılar yer alıyor. 

Kelebekler Vadisi 

Rodos Adası’dan 27 km mesafede bulunan Kelebekler Vadisi bölgedeki en gözde doğal güzelliklerden biridir. Jersey Kaplanı olarak adlandırılan kelebekleri görebileceğiniz Theologos Köyü’nü ziyaret ettiğinizde ne kadar eşsiz bir deneyime tanık olduğunuzu anlayacaksınız. Ancak bu deneyimi yaşayabilmeniz için Mayıs ve Eylül aylarında buraya gelmeyi tercih etmelisiniz. Kelebekler göç yaparken yılın bu zamanlarını Kelebekler Vadisinde geçirmektedir.

Yedi Pınar (Seven Springs) 

Kendinizi Romeo ve Juliet oyununun içinde gibi hissedeceğiniz Yedi Pınar yazın en sıcak günlerinde dahi çağlayarak etrafına serinlik yaymaya devam eden muhteşem bir şelale. Ovada bulunan tarım arazilerini sulamak için İtalyanların inşa ettiği bu gölet ve pınar içilebilir tertemiz suyu ile harika bir manzara oluşturuyor. Ayrıca bölgede bulunan yürüyüş patikalarında gününüzü bol hareket ile de geçirebilirsiniz. Yakınlarda piknik yapabileceğiniz yerler ve tavernalar da mevcut. 

Rodos Akvaryumu

Ege Denizi’nin altında hangi canlıların yaşadığını daha iyi öğrenmek istiyorsanız Rodos Akvaryumu tam da size göre bir gezi destinasyonu! Art Deco mimari tarzı ile 1930lu yıllarda inşa edilmiş olan akvaryumda Akdeniz’e özgü köpek balıkları, foklar, yunuslar, deniz kaplumbağaları gibi canlılar yaşıyor. İçeride bulunan tesis de çocuklu aileler için oldukça uygun. Binanın müze haline getirilmiş bölümünde deniz canlılarının fizyolojik yapıları ile ilgili çok şey öğrenebilirsiniz. 

Limni Adası 

Gökçeada’nın güneybatısında yer alan Limni Adası Kuzeydoğu Ege Yunan Adaları grubunda yer alır. Yakın tarihimizde büyük önem taşıyan Londros Ateşkes Antlaşması’nın imzalandığı Londros bu adada bulunmaktadır. Güler yüzlü ve sakin insanların yaşadığı bir bölge olarak bilinen ada daha çok aşırı kalabalık olmayan sakin tatillerden hoşlananların tercihidir. 

Limni Adası’nın tarihsel olarak bir başka önemi de Mitolojide karşımıza çıkar. Demircilik Tanrısı olarak bilinen Hephaistos’un adası burasıdır. Burada Hephaistos, Zeus ve diğer tanrılar için kullanılmak üzere çeşitli silahlar hazırlar. 

Limni Adası’nda muhteşem bir kültür turizmi yapmaya hazırlanıyorsanız işte size önereceğimiz en iyi destinasyonlar! 

Sigri Köyü 

Taşlaşmış ağaçları görerek büyüleneceğiniz Sigri Köyü ziyaretçilerini 20 milyon yıl öteye geri götürüyor. Midilli Adası’ndaki volkanik patlamalar sonucunda yoğun çamur ve kül selinin ormanı kaplaması ile ağaçlar yanarak yok olmaya fırsat dahi bulamadan taşlaşarak günümüzdeki hallerine ulaşmışlar. Fosil Orman Doğa Tarihi Müzesi olarak anılan bölge 2004 senesinde UNESCO Global Jeoparklar Ağı listesine eklenmiş. 

Panagia Kakaviotissa Kilisesi 

Limni Adası’na geldiğinizde yerel halkın dine ne kadar önem verdiğini yaptırılmış birçok kiliseden anlayabilirsiniz. İçlerinde en görmeye değer olanı Panagia Kakaviotissa Kilisesi. Çatısı olmayan bu kilise doğal görünümlü kayalık kubbesi ile çok farklı bir görünüm sunuyor. Yalnızca Hristiyan bayramlarında kullanılan bu mekanı mutlaka gezmelisiniz. 

Hephastia Antik Kenti 

Hephastia Antik Kenti’nin geçmişine dair kesin bilgiler ne yazık ki henüz elde edilememiş durumda. Ancak burada antik hamamlar, tiyatro alanı, insan heykelleri ve daha pek çok antik parçaları görebilirsiniz. 

Kos Adası 

Türkçe ismiyle İstanköy adıyla bilinen Kos Adası, Ege Denizi’nin en güzel adalarından biri olup doğal yapısı ve tarihi ile büyüleyici bir tatil beldesidir. Eski zamanlarda çok sayıda şair ve düşünürün yaşadığı bu adada bir zamanlar ünlü Ressam Apelles de yaşamıştır. Tıbbın Babası olarak nitelendirilen Hipokrat da yine bu adada yaşam sürmüştür. 

Yunan Mitolojisinde de önemli bir yeri olan bu adanın bir zamanlar hastaları iyi eden Tanri Asklepios’un adası olduğuna inanılıyormuş. Arkeolojik kalıntılara göre Kos Adası’nın tarih öncesi çağlardan beri yerleşim yeri olarak kullanıldığını gösteriyor. Kos Adası’nı gezmek isteyenler için şimdi gelelim en iyi lokasyonlara!

Hipokrat Ağacı 

Tıbbın Babası Hipokrat günümüzde hala tıp öğrencilerinin mesleklerine başlarken yeminlerinde andıkları son derece önemli bir figürdür. Hipokrat’ın evi de Kos Adası’nda yer almaktadır. Neratzia Kalesi’nin girişine geldiğinizde öğrencilerini toplayarak tıp dersleri verdiği ve şimdilerde ‘Hipokrat Ağacı’ olarak isimlendirilmiş yeri gezebilirsiniz. 

Neratzia Kalesi 

Kos Limanı’nın girişinde bulunan Neratzia Kalesi eski bir kalenin üzerine inşa ettirilmiş. Saint John şövalyeleri tarafından yaptırılmış olan kuleye 1380li yıllarda Osmanlı saldırılarından korunmak adına 4 kule daha eklenmiş. 1523’te Osmanlılar kaleyi ele geçirip 400 yıla yakın süre boyunca kaleyi koruma altına almışlar. 

2017 yılında yaşanan bir depremde kalıcı şekilde kapatılan kaleyi onarmak için Yunan hükümeti yeterli ödenek sağlayamamış. Bu nedenle ne yazık ki iç kısmını görmek mümkün değil. Ancak dışarıdan da iyi bir görünüm sunan bu kalenin giriş kısmındaki Hipokrat Ağacı son derece büyük ilgi görüyor. 

Arkeoloji Müzesi 

Helenistik ve Roma eserlerine ilgi duyuyorsanız Kos Adası’na geldiğinizde mutlaka Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etmelisiniz. Eserlerin birçoğu Odeon, Batı Arkeolojik Sit Alanı ve Agora’dan getirilmiştir. 

Bina 1935 senesinde İtalyanlarca yaptırılmış ve zemin katında heykellerin, üst katında seramik ve başka küçük parçaların sergilendiği harika bir yer. 

Tanrı ve Tanrıçaların mermerden yapılmış heykellerini gözlemlerken büyüleneceğinizden emin olabilirsiniz. Benzer şekilde Casa Romana bölümünde mozaik yer karolarının ihtişamı da sizi büyüleyecek!