Bilim, mimari, sanat gibi birçok açıdan ciddi anlamda gelişmiş olan Avrupa’da görülmeye değer tonlarca yapı, mekan ve doğal alan bulunur. Bu içeriğimizde mutlaka her imkanı olanın görmesi gereken Avrupa’daki ilginç mimari eserler hakkında bilinmesi gereken bazı bilgileri sizlere aktaracağız. Eğer kültürünüze kültür katacak bir Avrupa tatilli planlıyorsanız gezi rotanızı belirlemeden önce mutlaka içeriğimize göz atmalısınız.
Elbphilharmonie
Almanya Hamburg’da yer alan Elbphilharmonie yapısı İsviçre’nin ünlü mimarlık firması Herzog&Meuron tarafından tasarlanmıştır. Üzerinde bulunduğu Kaispeicher adlı antrepo 1875 yılında inşa edilmiş olup II. Dünya Savaşı sırasında yıkılmış ve sonrasında tekrar inşa edilip 90lı yıllarda tütün, çay ve kakao depolama amacıyla kullanılmıştır.
Bu antreponun üzerinde bulunan Elbhilharmonie mimaride ‘karma kullanımlı bina’ olarak nitelendirilen eserlerden birini en iyi biçimde yansıtmakta olup içerisinde otel, konut bloğu ve konser salonları bulundurmaktadır.
Yapının açıklıkları ve dalgalı panelleri olan cam cephesi binanın parlak kristal bir görünüm kazanmasını sağlıyor. Gökyüzünü, suyu ve şehrin görünümünü yansıtan bu yüzey Avrupa’nın görülmeye değer en iyi mimari eserlerinden biri.
La Sagrada Familia
Sıradaki mimari yapı Barselona kentine birçok mimari eser kazandırmış olan dünyadaki sayılı ünlü mimarlar arasında yer alan Antoni Gaudi’nin eserlerinden biri olan La Sagrada Familia. Mimaride ‘Art Nouveau’ akımının öncülerinden biri olan Gaudi bu eserine 1883’te başlamış, 1926 yılına, ölümüne kadar geçen sürede tüm hayatını eserini bitirmeye adamış. Bir bazilika olan La Sagrada Familia Art Nouveau ve Neo Gotik tarzının en muhteşem örneklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Atomium
Belçika’nın başkenti Brüksel’de yer alan ve kentin pek çok noktasından görülen şehrin silueti ile bütünlemiş Avrupa’daki mutlaka görülmesi gereken yapılardan biri de Atomium’dur. Brüksel Dünya Fuarı Expo 58 için yapılmış olan bu eser 1958’de Belçikalı Mühendis Andre Waterkeyn tarafından tasarlanmıştır.
Toplam uzunluğu 102 metre olan bu büyük yapıda dokuz çelik küre birbirine atomik bir görünüm verilerek bağlanmıştır. Eser fütüristik yapıda olup zirvesine çıkanlara harika bir manzara sunmayı da ihmal etmiyor!
Le Palais Bulles
Türkçeye Baloncuk Sarayı olarak geçmiş olan Le Palais Bulles yeryüzünde gelmiş geçmiş en ilginç mimari yapılardan biridir. Fransa’nın güneyindeki Cannes şehrine çok yakın bir konumu olan saray Theoule sur Mer Kasabası’nın sınırları içinde bulunmaktadır.
8500 metrekare alan üzerinde konumlandırılmış olan saray Macar Mimar Antti Lovag’ın 1975 – 1989 yılları arasında inşa ettiği fütüristik mimari tarzını en iyi biçimde yansıtan ilhan verici eserlerden biridir.
İnuitlerin yaşadığı iglolardan alınan ilhamla dizayn edilmiş olan bu yapı ünü dünyanın dört bir yanına yayılmış Modacı Pierre Cardin’e aittir. Bu sebeple burada çok sayıda defile ve davet düzenlenmiş olan, bir tarafında yeşillikler bir yanında Akdeniz’in güzelliği ile bezeli bu saray günümüzde birçok ziyaretçiyi ağırlamaktadır.
Dancing Building
Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’ta yer alan Dancing Building kent ile bütünleşmiş simgesel yapılardan biri olup Mimar Frank Gehry ile Vlado Milunic’in ortak tasarımıdır. 1994 – 96 yılları arasında inşa edilen yapının ilham alınan figürü Amerikalı dansçı çift Ginger Rogers ve Fred Astaire’dir. Her ne kadar binanın orijinal adı Dancing Building olarak belirlenmiş olsa da ülke tarafından bina Fred and Ginger olarak bilinmektedir.
Barok ile Gotik mimari tarzını yansıtan Dancing Building ilk yapıldığı sıralarda şehrin yapısını bozması sebebiyle kabul görmese de daha sonra Prag’in simgelerinden biri hale gelmiş ve yılın her zamanı turistlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır.
Cube House
Türkçede Kübik Evler olarak ifade edilen Cube House, Hollanda’nın Rotterdam kentinde yer almakta olup Mimar Piet Blom tarafından inşa edilmiştir. 1977 – 1982 yılları arasında inşası tamamlanan yapı dünyada yer alan en ilgi çekici evlerden biridir.
78 adet küp ve 38 adet diğerlerine nispeten daha büyük yapılmış süper küp evler 45 derecelik açı ile oldukça düzenli hali ile matematiksel bir his uyandırıyor. Avrupa’da görebileceğiniz değişik yapılar denilince ilk akla gelen eserlerden biri olan bu yapıyı mutlaka gezi rotanıza eklemenizi öneririz.
Hundertwasser Evi
Avusturya’nın başkenti Viyana’da yer alan Hundertwasser Evi, orijinal ismi ile Hundertwasserhaus, Avusturaylı ünlü Sanatçı Mimar Friendensreich Hundertwasser’in tasarladığı muhteşem bir apartmandır.
Bu mimari eserinde doğa ile insanın yakınlığına ve yeşili korumanın ne kadar elzem olduğuna vurgu yapak isteyen mimar yapıya ustaca bu niyetini yansıtmıştır. Bitişik toplu konutun arasında kalan eser farklı renklerle donatılmış, yer yer seramikler içeren damalı cepheleri bulunan ilginç bir görsellik sunuyor. Viyana ile bütünleşmiş simgesel yapılardan biri olan bu yapı şehirlerdeki betonlaşmadan sıyrılmamız gerektiğini gözler önüne seriyor.
Eskiden geliri düşük olan insanların kaldığı bir apartman olan bu yapı 1989 yılında Mimar Hundertwasser tarafından yenilenmiş ve 1991 yılında günümüzdeki haline kavuşmuştur.
Birçok kültür sanat merkezini gezebileceğiniz, kültür seviyenizi oldukça doyurucu biçimde tatmin edecek olan Viyana’yı gezerken rotanıza Hunderwasserhaus’u da eklemeyi unutmayınız.